İyi Parti'den Soçi mutabakatı açıklaması: Kısmi şerhlerimiz var
İYİ Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu, Başkanlık Divanı Toplantısı'nın ardından parti genel merkezinde
basın toplantısı düzenledi. Ağıralioğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin
arasında dün akşam imzalanan Soçi mutabakatı hakkında konuştu.
Ağıralioğlu, "Dün akşam itibariyle Rusya ile varılan
Soçi Mutabakatı ve Millî Savunma Bakanlığımızın yapmış olduğu açıklama ile
geldiğimiz noktayı “kısmî şerhlerimiz” ile birlikte ciddiyetle takip
etmekteyiz." dedi.
Güvenli bölgenin altında kalan terörsit unsurlarının
durumunun ne olacağının ve ellerindeki silahların nasıl toplanacağını soran
Ağıralioğlu, “Soçi Mutabakatı’nda Kamışlı bölgesinin Suriye’nin hava üssü
sebebiyle kapsam dışında tutulmasının ilerideki mahzurları iyice düşünülmüş
müdür?” diye konuştu.
ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalara değinen Ağıralioğlu, "Hem ABD hem
Rusya ile varılan mutabakatların olumlu taraflarını, 82 milyonun birliği ve
selameti için korumamız gerektiğinin idrakindeyiz. Fakat millî meselelerde
destek vermek kadar, kimi kaygılarımız olduğunda bu kaygılarımızı kamuoyuyla
paylaşmak da “sorumlu ve yapıcı muhalefet anlayışımızın” bir icabıdır." ifadelerini
kullandı.
Mektup
hadsizliğindeki zilleti utanç verici buluyoruz
Ağıralioğlu, Suriye'deki sürecin artık ABD'nin tasallutundan
çok Rusya'nın tasarrufuna geçmiş göründüğünü savunarak, şöyle konuştu:
"Milli birlik ve beraberliğimizi perçinleyecek adımlar
atmak ve kahraman Mehmetçiğimizin gücünü, sahadaki varlığını diplomatik
maharetsizlikle heba etmemek hükümetimizin en öncelikli vazifesidir. Türk
tarihi ve diplomasisi açısından mektup hadsizliğindeki zilleti, bütün
milletimiz adına utanç verici buluyoruz. Bu hakaretamiz tavrın görmezden
gelinmesini, sineye çekilmesini asla kabul edemeyiz. Daha evvel de ifade
ettiğimiz gibi her türlü müeyyide seçeneği masada olmalıdır. İktidar, Türk
milletinin menfaatlerini sonuna kadar savunmaktan asla feragat etmemelidir."
Suriye tam güvenli
bir bölge olana dek mücadele devam etmelidir
Ağıralioğlu, güçlü bir ekonomik yapının tesis edilmesi
gerektiğini vurgulayarak, "Suriye'nin tamamı güvenli bir bölge olana
ve Suriyeli misafirlerimiz evlerine sağ salim dönene kadar, sahadaki
etkinliğimiz ve ekonomik bağımsızlık mücadelemiz var gücüyle devam
etmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin sınırında bir terör devleti oluşturulmasına
hiçbir şartta razı olmayacaklarının altını çizen Ağıralioğlu, "Soçi
Mutabakatı'nın neticelerinin, milletimiz adına takipçisi ve bu istikametteki
her doğru adımın da destekçisi olacağız." diye konuştu.
Ağıralioğlu
şu soruları sordu:
- ABD ve Rusya’nın bilek güreşi yaptığı bir coğrafyada, bizim için hayati olan
“Güvenli bölgenin bizim kontrolümüzde olan sınırları” tam olarak nereleri
kapsamaktadır? Terör örgütlerinin, Güvenli bölgenin altında var olmalarına ve
nefes alıp kök salmalarına müsaade edilecek midir?
- Teröristlerin silahları ile geri çekilecek olmaları bir
problem değil midir? Toplanacağı varsayılan silahların ne şekilde ve nasıl
toplanacağına dair bir planlama neden çizilmemiştir?
- Suriye Devleti ve Şam Hükûmeti ile ilişkilerimiz bundan
sonra nasıl olacaktır? Rusya ile varılan mutabakat neticesinde, Esad Rejimi ile
doğrudan ve resmi bir temasımız olacak mıdır? Bölgenin istikrarını ve
güvenliğinin sürdürülebilirliğini tesis etmek için, bir yönüyle Suriye Rejimi
ile zımnen masaya oturmamız anlamına da gelen bu mutabakatın artçı sonuçları
neler olacaktır?
- Sınırımızın hemen dibindeki İdlib problemi nasıl
çözülecektir? Rusya ile aynı istikamette bakmadığımız bu ciddi meselede ne
şekilde tavır alınacaktır?
- Suriyeli misafirlerimizin vatanlarına dönüşleri hangi
kıstaslar çerçevesinde ve zaman diliminde gerçekleştirilecektir? Operasyonun
başında öncelikli hedeflerimiz arasında yer alan ve mutabakatın 8. maddesinde
yer verilen mültecilerin geri dönüşü hususu “gönüllü geri dönüşlerin
kolaylaştırılması” gibi yuvarlak ifadelerle askıda mı bırakılacaktır?
- Yakın tarihimizin en büyük utanç vesikalarından biri olan
Süleyman Şah Türbesi’nin yerinden taşınması hadisesi, güvenli bölge içerisinde
kalan Karakozak’taki aslî yerine bu süreçle birlikte getirilerek telafi
edilecek midir?
Tüm bu belirsizliklerle birlikte Suriye’deki sürecin, artık
ABD’nin “tasallutundan” daha çok Rusya’nın “tasarrufuna” geçmiş olduğu da
gözüküyor.
Bu yeni durum, beraberinde yeni yaklaşımlara ve
memleketimizde daha güçlü bir birlikteliğe bizi mecbur kılmaktadır. Milli
birlik ve beraberliğimizi perçinleyecek adımlar atmak ve Kahraman
Mehmetçiğimizin gücünü, sahadaki varlığını diplomatik maharetsizlikle heba
etmemek hükûmetimizin en öncelikli vazifesidir."
Devlet ne yapılması
gerekiyorsa onu yapsın
Ağıralioğlu, bir gazetecinin, Rusya ile yapılan
anlaşmada Adana Mutabakatı'na vurgu yapıldığını belirterek, "Ankara-Şam
arasında yeni bir dönem mi başlıyor?" sorusuna, şu cevabı verdi:
"Geldiğimiz nokta itibarıyla Suriye'nin toprak
bütünlüğünü Esad ile birlikte savunmak zorunda kalan taraflarız. Ödediğimiz
onca ağır bedelin rehabilitasyon sürecinde devlet ne yapılması gerekiyorsa onu
yapsın. Mevzuyu böyle dolaylı hale getirerek çözemeyecekse elindeki bütün
enstrümanları kullansın. Hem bölgenin istikrarına hem ağırladığımız 4 milyon
misafire hem de bu bölgede bundan sonra Türk devletinin aleyhine tertip
edilecek bir terör koridoruna müsaade etmeyecek olmanın bütün enstrümanları
kullanılmalıdır."