Erdoğan’ın ‘helallik’ istemesi bir itiraftır
Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş'ın sorularını yanıtlayan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomik sıkıntı çeken vatandaştan 'helallik' istemesini bir itiraf olarak değerlendirdi. Ağıralioğlu, "Helalleşme, bir kabul etmedir. Bu bir itiraf. 'Benim bildiğim gibi değilmiş' itirafı var bunun içinde" dedi.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, Sözcü
TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş’ın sorularını yanıtladı.
Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Sedat
Peker’in siyasi tartışmaları şekillendirmesiyle ilgili değerlendirmesini
paylaşan Ağıralioğlu, şöyle konuştu:
*Uzun iktidarla beraber iktidarın yanlışları kadar, bu uzun
iktidarın, kontrolsüz gücün, bu güç karşısındaki toplumsal, kurumsal
mekanizmaların ne kadar mukavametli olup olmadığını tecrübe etme imkanı verdi.
*Bu kadar güç bir toplumu ne yapar, devlet kurumlarını ne
kadar aşındırabilir, bu kadar gücü elinde bulunduran bir mekanizmanın bu gücü
hukuka uygun kullanmazsa, ne türlü kurumlarda, ne türlü bir itibar kaybına,
yozlaşmalara, siyasette ne tür kirliliğe sebep oluru tecrübe ettik.
“PROBLEMİ ÇÖZMEK YERİNE, PROBLEME KÜFÜR EDEREK İKTİDARDA
KALIYORLAR”
*İktidarın her geçen gün problem çözebilme mahiyetini
yitirmesi, problemi çözmek yerine probleme hakaret ederek meşruiyet kazanma
hevesine dönüştü. Çok affedersiniz probleme küfür ederek iktidarda kalmak.
Probleme söverek iktidarda kalmak. Bu yenilerde tecrübe edilmiş bir şey.
Eskiden iktidarlar problemi çözebilirse itibar bulup, çözemezse de milletin
çözecek ümidi bulduğu kadroya emaneti teslim ederdi.
*Siyaset-mafya ilişkisi başlığı altında konuşulan şeyleri
2021 yılında konuşmaktan haya ediyorum. Bu bir bataklıktır. Devlet yönetirken
bakanlıklarda kendilerine partner olarak aldıkları, 90’larda varlığından
şikayet ettikleri suç organizasyonları. Bunlarla ilgili İçişleri Bakanlığı’nın
münhasiren Süleyman beyin bu kabil değerlendirmelerin konusu olabilecek kadar
devletin meşruiyet alanının dışına çıkması çok rencide edicidir.
“DEVLETİ ŞEFFAF GÖRMEK İSTERİZ”
*Devletimin İçişleri Bakanlığı mevkisini bu kabil
suçlamaların, değerlendirmelerin öznesi olarak görmekten gerçekten
burkuluyorum. Böyle görmesem de seçim mi kaybetsem diye bir tercih yapsam,
devletimi böyle görmektense seçim kaybetmeyi tercih ederim. Devleti hükümet
ederken kullanmış olduğu iradeyle hesap sorma ihtiyacı duymayacak kadar şeffaf
görmek isteriz.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE BÖYLE BİR UTANÇ YAŞATMAYA HİÇ
KİMSENİN HAKKI YOKTUR”
*Her biri milyonlarca defa izlenmiş olan şeyin arkasında
merak şudur: Bizim devletimizin yönetimi, devleti yönetirken neye heves etmiş,
nelere tevessül etmiş, nelerden medet ummuşlar, memleketi yönetirken kimi
kendilerine yol arkadaşı yapmışlar, kimlerle yol yürümüşler, bu yol yürüdükleri
insanlardan neler ummuşlar?
*Bunlara verilen cevaplar 2021 yılının Türkiye’sine, bizim
milletimizin, devletimizin hizmetine talip olan bir siyasi kadroya asla
yakışmaz. Türkiye Cumhuriyeti devletine böyle bir utanç yaşatmaya hiç kimsenin
hakkı yoktur.
“GELDİĞİMİZ NOKTA ÇOK KÖTÜ BİR FİNAL”
*’Temiz eller’e hatırlatmalar yapılan zamanları hatırlayın.
‘Türkiye’de aklanıyoruz, siyaseti temizliyoruz, vesayetten kurtuluyoruz, hesap
soran devlet değil hesap veren devleti inşa ediyoruz, dokunulmaz devleti
dokunulabilir devleti organize ediyoruz, vatandaşa hakaret eden değil vatandaşı
dinleyen devleti vadediyoruz’ dediler.
*Her biri birbirinden kıymetli bu lafların finalinde
geldiğimiz yere bakar mısınız? Bu çok kötü bir finaldir. Bu şekilde siyaseti
kirli ilişkilerin odağı haline getiren bir ülke olarak değerlendirmelerin
konusu olmak hepimiz için kayıptır. Hukukun gözetiminde bir ülkede ve medeni
ülkelerde böyle şey olmaz. Medeni ülkelerde bunların binde biri istifa
sebebidir.
*Suçlamalara konu olan insanlar açıklama yapmak yerine,
doğru bilgilerle kamuoyunu aydınlatmak yerine, yaptıkları açıklama Türkiye’deki
siyasetin içine düştüğü bataklığın en bariz örneği. Bu ne biçim bir üslup,
nasıl bir dil!
“İKTİDAR KENDİNİ DEVLET ZANNETME HASTALIĞINA TUTULDU”
*İktidarın kendini devlet zannetme hastalığına tutulduğunu
düşünüyorum. Bu hastalık iktidarı, itirazı isyan gibi algılıyor, eleştiriyi
devletin varlığına kast edilmiş bir saldırı gibi algılıyorlar. Bu kendini
devlet zannetme hastalığıdır. Halbuki hesap verebilen devletler saygındır.
İtiraz eden herkese her şeyi söyleme hakkı varmış gibi bir cinnet siyasete
nezaret ediyor.
“AKP KARARGAHININ DAĞILDIĞINA ALAMETTİR”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
ekonomik sıkıntı yaşayan vatandaşlardan ‘helallik’ istediği açıklamasına
değinen Ağıralioğlu, şöyle devam etti:
*AKP kurulduğu günden bugüne ilk defa sahada bu kadar zayıf.
Tayyip bey kendi şahsı dahil AKP’nin kurmay kadroları ilk defa sahayı bu kadar
yönetebilme imkanında mahrumlar. Muhalefetin kendilerine sordukları sorulara
cevap verirken bu dağınıklık görülüyor.
*Her geçen gün AKP adına konuşan kurmay kadronun
değerlendirmeleri, muhalefetin bir şey yapmasına ihtiyaç duymadan birbirini
tekzip edecek kadar dağınık hale gelmiş.
*Bu AKP karargahının dağıldığına alamettir. Daha önce de
hatalardan özür dileniyordu ama bu helalleşme değerlendirmesini şöyle gördüm.
Uzunca zamandır seçmeni duymayan, dinlemeyen kendisine oy veren insanların bile
isyanlarını, itirazlarını göremeyen, anlayamayan, empati kuramayan dağınık bir
parti görünümünde AK Parti.
“HELALLEŞME BİR İTİRAFTIR”
*Helalleşme, bir kabul etmedir. Bu bir itiraf. ‘Benim
bildiğim gibi değilmiş’ itirafı var bunun içinde. ‘Ben aslında ortalığın muhalefet
tarafından bir takım algılarla kirletildiğini düşünüyordum, ama bu sefer bunun
öyle olmadığını gördüm, sebep olduğum maharetsizlik yüzünden dertlerine derman
olamadıklarımdan yavaş yavaş özür dileyeyim’ var bunun içinde.
“SONUÇLARINI ANKETLERDE GÖRMEYE BAŞLADILAR”
*Her geçen gün muhalefetin gördüğü teveccühün artmasının
sebebini fark etmeye başlamış olabilirler. Dinlemeyen, anlamayan, itirazların
tamamına saldıran, problemleri çözmek yerine problemlere hakaret eden bir
siyasi nobranlık var iktidarda. Bunun sonuçlarını galiba anketlerde görmeye
başladılar.
*Anketlerde görmeye başladıkları kopuşun sebebini anlamaya
çalışıyorlar. Bu özensizliğe sebep olan dağınıklık her geçen gün AK Parti için
artık kötü bir final anlamına geliyor.
“HELALLEŞMENİN ÇEŞİTLİLİĞİ ARTACAKTIR”
*Tayyip beyin bu son değerlendirmesini (helalleşme) ‘sahaya
ineceğim’ gibi algıladım. Bizim milletimiz çok kredi verdi iktidara…
*Biz bu sistemle yürümeyeceğini söyledik. Bu yolun çıkmaz
sokak olduğunu söyledik. Bu çıkmaz sokağın sonunda Tayyip beyden ‘Helalleşme
istiyoruz’ sesi geldi. Ben ilerleyen günlerde bu helalleşmelerin çeşitliliğinin
artacağına inanıyorum.
*Çocuklarımızdan, gençlerimizden, EYT’lilerden, 3600 ek
gösterge sözü verip tutamadıklarından, çiftçilerden, emeklilerden, asgari
ücretlilerden özür dileyecekler. Özrünüzün kabul edilip edilmediğini görme yeri
seçimdir.
“SEÇİM BİR MECBURİYET HALİNE GELEBİLİR”
* Seçime gitmenin AK Parti ve Cumhur İttifakı açısından
makul bir seçenek olmadığını düşünüyorum. Bir taraftan da problemlerin
çözülememiş olması, Türkiye’de ümitlerin iktidardan kopup muhalefete
bağlanacağı yeni bir eşik oluşturuyor.
* İYİ Parti sahada her geçen gün kuvvetleniyor. Siyasi
cazibe oluşturabilme, etrafında ümidin toparlanabildiği bir siyasi imkanı
yönetebilme kabiliyeti İYİ Parti’nin eline geçiyor.
* İYİ Parti sahada büyüyen, her geçen gün topluma
dokunabilen bir ivme yakaladı. Biz büyüyorsak iktidar küçülüyor demektir. Bunu
anketlerde görüyorlar. Seçim AKP için karlı bir seçenek olmayabilir ama bir
mecburiyet haline gelebilir.