'Suriye’den gelenlere değil, buraya gelmelerine sebep olan maharetsizliğe kızıyoruz'
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, ziyaret
ettiği Edirne Kapıkule Sınır Kapısı’nda açıklamalarda bulundu. Son dönemde
gündemde olan mülteciler meselesi hakkında konuşan Ağıralioğlu, “Geçici korunma
statüsünde misafir ettiklerimize karşı kinimiz, garezimiz yok bizim. Suriye’den
gelenlere değil, Suriye’den gelenlerin buraya gelmesine sebep olan
maharetsizliğe kızıyoruz” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlu, partisinin Kapıkule Sınır Kapısı’nda kurduğu standı ziyaret
etti. Ağıralioğlu’na; İyi Parti Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar, İyi Parti
Teşkilat Başkan Yardımcısı Ayhan Bölükbaşı ile İyi Parti Türk Dünyası ve Yurt
Dışı Türkler Başkan yardımcıları Habib Suiçmez ve Işıner Hamşioğlu da eşlik
etti. Burada gurbetçilerle bir araya gelen Ağıralioğlu, gündeme dair
açıklamalarda da bulundu. Ağıralioğlu, “Bu giriş çıkışlarda insanımızın hak ettiği
kolaylığı onlara gösterebilecek bir mekanizmayı kurmak çok zor değil. Türk
devletinin buna gücü de yeter, iradesi de yeter. Ama bunun için siyasi maharet
lazım galiba. Buradan giderken kahırla gitmesin bizim gurbetçilerimiz. Gelirken
şenlikle gelip giderken kahırla gitmesinler. Gelirken dua ile gelip, dönerken
beddua ile dönmesinler” dedi.
“MEMLEKET İDDİASI TAŞIYORUZ, 83 MİLYONU AYIRMIYORUZ”
İYİ Partili Ağıralioğlu, son dönemde çok tartışılan
mülteciler ve göçmenler konusuna da değindi. Geçici koruma statüsündeki
göçmenlerle ilgili ciddi bir toplumsal hassasiyet geliştiğini ifade eden
Ağıralioğlu, şunları söyledi:
Bu mesele bugün değil biliyorsunuz. Özellikle Orta Doğu’nun
yeniden dizayn edilmeye başladığı zamanlardan itibaren bir hareketliliğe
dönüştü. Suriye’de tavan yaptı. Şimdi Afganistan’daki Amerikan askeri
varlığının nihayete ermesinden sonra bu bölgedeki hareketliliğin ucu bizim
ülkemize kadar gelmeye başladı. Şunun bilinmesini arzu ederiz. Geçici korunma
statüsünde misafir ettiklerimize karşı kinimiz, garezimiz yok bizim. Ama
onların buraya gelmesine sebep olan siyasi maharetsizliğin hesabını soracağız.
Yani bizim ülkemize her aklı esenin, her sıkışanın, gelmesi; her canı ile derdi
olanın bizden merhamet umması normaldir. Ama ülkenin yönetim iradesini elinde
bulunduranların bu işi bu kadar kontrolsüz, bu işi bu kadar kayıtsız-kuyutsuz
yapıyor olması, bu işi bu kadar böyle her isteyenin, her aklı esenin her
istediği şekilde her işi yaparak kontrolsüz bir şekilde sığınacağı otorite
boşluğunun olduğu hale dönüştürmemek lazımdır. Suriye’den gelenlere değil,
Suriye’den gelenlerin buraya gelmesine sebep olan maharetsizliğe kızıyoruz.
“SINIRLARIMIZ KEVGİR GİBİ”
Salimen ve huzur içinde kendi vatanlarına yaşayabilecekleri
bir iklime kavuşturulmalıdırlar. Sınırları kevgire dönmüş, gelenin gidenin kim
olduğu belli olmayan, istihbarat örgütlerine, hangi organizasyonlara bağlı
çalıştıklarını tespit dahi edemeyeceğiniz, demografik avantajlarını kendi
vatanlarında kaybedip bu bölgede özellikle bir takım siyasi organizasyonların
provokasyonlarına da alet edilebilecek fay hatlarındaki enerji yüklenmelerini
de hassasiyetle takip ediyoruz.
AFGANİSTAN’DAN KAYITSIZ, KUYUTSUZ GELİYORLAR”
Afganistan’dan Türkiye’ye kadar uzanan bir göç var. Bu göç
meselesiyle İran’ı transit geçen bir yığılma var. İran’da hiç takılmayan ve
bizim sınırlarımızdan içeri çok rahatlıkla girebilen, mesela sınırdan
Afganistan’dan gelenlerin girdiği sınır Kapıkule’den çıkanların çıktığı sınırla
mukayese edildiğinde daha problem. Yani burada şimdi emsal olsun diye
söylüyorum; Afganistan’dan gelenler ülkemize çok daha rahat giriyorlar.
Kayıtsız, kuyutsuz. Buradan kendi vatandaşlarımızı kendi yurtlarından
çıkamıyorlar. Kendi gümrük kapılarımızdan çıkamıyorlar. İnanılmaz bir şey.
Şimdi bu kontrolsüzlük ve bu mukayese aslında çok şeyi anlatmaya yetiyor.
Bizi her eline mikrofon aldığında uluslararası
organizasyonların, AB üyesi ülkelerin aklına her estiğinde Türkiye Cumhuriyeti
devletini rencide edenlerin bugün göçmen meselesi, geçici koruma altındaki
insanlar mevzubahis olunca övüyor olmalarından hükümet anlaşılır bir şey
çıkarsın.
Yani bu adamlar sabahtan akşama kadar ellerine mikrofon
aldığında bize hakaret ederken niçin bu göçmen meselesi mevzubahis olunca
methetmekten bir hal oluyorlar? Niçin her mevzuda bize ekonomik yaptırım
uygulamaya çalışan bu ülkelerin, bu meseleler söz konusu olduğunda, ‘Siz ne
kadar para istiyorsanız verelim’ sözleriyle muhatap oluyoruz.
Dolayısıyla bize böyle para ile bu gelenleri ‘Siz tutun, biz
size istediğiniz kadar para verelim’ diyenlere sözümüz şudur; Bize İBAN
numarası gönderin biz size para gönderelim, bunlara siz bakın biz bakmayalım’
Ha; ‘biz bakmayalım, siz de bakmayın’ diyorsanız o zaman ortak çözüm bulalım.
Bunları vatanlarında huzur içinde yaşayacakları bir siyasi iklimde
buluşturalım.
Sınırımızın altında PKK devletinin kurulmasının önüne
geçebilmek için eklimizdeki en güçlü silah, Suriyelilerin vatanlarına
dönmesidir. Çünkü bugün PKK/PYD Suriyelilerin topraklarımızda kalmasını
istemekte. Aşağı onları göndermek, kendi vatanlarına onları gönderme irademize
en yüksek şiddet ve itirazı PKK ve PYD’liler yapmaktadır. Bu demektir ki;
ABD’nin sınırlarımız altında kurdurmayı planladığı devletin önündeki en büyük
engel Suriyelilerdir. Dolayısıyla, Suriyeliler kendi vatanlarına döndüğü zaman
aşağıda başımıza bela bir PKK devletinin kurulmasını önüne geçilecektir.
Öyle bizim ülkemiz her aklına esenin kayıtsız, kuyutsuz giriş çıkış yapabileceği bir ülke değildir. Eğer birazcık sorumluluk duyuyorlarsa; Dışişlerimiz de duysun sözümü hükümet de. Afganistan’dan giriş görüntülerini Van’dan giriş görüntülerini buradan da çıkış görüntülerini mukayese etsinler, desinler ki; biz bu ülkeyi iyi yönetiyoruz.